Bitmeyen Senfoni

Nalan Miri Sözer - Aktüel

New York’ta Lexington 51′den 6 numaralı uptown trenine koşarak, kapılar tam kapanırken son anda yetişiyorum. Oturacak yer olmadığı için ayakta, bara tutunuyorum. Cam kenarında oturan orta yaş üstü siyahi bir adamı farkediyorum. Kendi kendine bağırarak konuşuyor:  ’10 sene önce polis beni çevirdi. Zencilerin yaptığı pislik var mı, varsa bize söyle dedi. Ben de, eğer dikkat ederseniz zencileri kitap gibi okursunuz. Ama sakın kitapları okurken, renklerine göre seçmeyin dedim’ diyor.

Kendi kendine hazmedemediği şeyleri etrafa haykıran hayli yaralı bu adamın belli ki akli dengesi pek yerinde değil. Ancak söyledikleri çok etkileyici… Hollywood aktörlerini aratmayan doğal performansı, yaşadıklarının olmasa bile hissettiklerinin gerçekliğini doğrular nitelikte. Gözlerindeki öfke, acı, yakarış çok gerçek… Metrodaki hiç kimsenin adamla göz göze gelmemeye özen göstermesi ama her şeyi çok dikkatli dinlemesi ise; herkesin ortak bir suçu paylaşıyor olduğunu gösterir nitelikte…

Ne acı ki yıl 2012 ve akli dengesi yerinde olmayan birinin içindeki en büyük yara, ayrımcılıktan; ırkçılıktan yana.

Amerika’nın maalesef bu konuda bilinen ve bilinmeyen onlarca ayıbı var.

1968…

1968 yılından gerçek başka bir hikaye… 18 Aralık günü, Santa Monica kentindeki bir tenis kortunda, Caroline Olsen ismindeki bir kadın öğretmenin cesedi bulunur.

Katiller öğretmeni vahşice öldürmüş, kocasını ağır yaralar. Adam polislere verdiği bilgide iki zenci tarafından saldırıya uğradıklarını anlatır.

Eşkalini tarif ettiği katillerin birer portresi yapılır, ancak polisin araştırmaları uzun süre sonuç vermez. Ta ki Julius Butler adında bir adam ortaya çıkıp, katillerden birinin Geronimo olduğunu ve işlediği cinayeti kendisinin itiraf ettiğini iddia edene kadar.

geronimo

Geronimo, tutuklanır. Mahkemesi ancak iki yıl sonra başlar.
Los Angeles’daki davada, cinayetten onca zaman sonra kurbanın kocası kendisini katil olarak teşhis edince, ömür boyu hapse mahkum olur.

O sıralar 24 yaşındaki Geronimo mahkeme salonundan sürüklenerek çıkarılırken, ‘O kadını ben öldürmedim!’ diye bağırır, jüri üyelerine ‘Irkçı köpekler’ diye küfreder Peki kimdi bu Geronimo? Niçin daha önce Sharon Tate’i öldürdüğü iddiasıyla tutuklanmış, tarikatçı katil Charles Manson yakalanınca serbest kalabilmişti ancak?

Asıl adıyla Elmer Pratt, Louisiana dogumlu bir zenci ailesinin son çocuğuydu. 18 yaşında Vietnam Savaşı’na katılmış, üç yıl sonra göğsü kahramanlık madalyalarıyla süslü ve onbaşı rütbesiyle dönmüştü. Ancak döner dönmez, o yıllarda Amerikalı zencilerin hakları için mücadele veren Siyah Panterler’e katılmış, dürüstlüğü ve zekasıyla Siyah Panterler’in savunma bakanı unvanını kazanmışı çabucak.

Örgüt, onu Apaçi kabilesinin efsane lideri Geronimo’ya benzetiyordu. Elmer Pratt, adını Geronimo Ji Jaga olarak degiştirdi. Cinayet sırasında Santa Monica’da değil, Oakland’da olduğunu iddia ediyordu. Bir tek kadın bu savın lehine tanıklık etti Geronimo için. Kathleen Cleaver. O da Siyah Panterler üyesiydi ama kimse onu dinlemedi.

Geronimo, San Quentin Hapishanesi’nde tam 8 yıl boyunca 1,2 metreye 2,5 metrelik bir hücrede çürüdü. Radyo, kitap, gazete yasaktı. Elindeki sözlüğü yüzlerce kez okudu Geronimo. Ancak çilesi bununla bitmiyordu. Gardiyanlar ırkçı küfürlerle verdikleri yemeklerin içine işiyorlar, dışkıları karıştırıyorlardı. Avukatları Geronimo’yu unutmamışlardı. Verdikleri büyük mücadelenin sonunda, onun hücreden çıkıp normal hapishane koşullarında yaşamasını sağladılar ve 8 yıl boyunca uğradığı haksızlıktan ötürü devleti 120.000 dolar cezaya çarptırdılar. Ama Geronimo yine tutukluydu ve toplam 27 yıl hapis yattı.

Bu çeyrek yüzyıl süre içinde, Amerikan Senatosu’na church raporu sunuldu. Raporda, FBI’ın COINTELPRO adlı bir programı olduğu ortaya çıktı.

Bu program zararlı bireyleri yalancı suçlamalarla toplumdan izole etmek için uygulanan şeytani bir düzendi. Aynı rapordan, Geronimo’yu hapse gönderen muhbir Julius Butler’in FBI tarafindan kullanılan eski bir hırsız olduğu anlaşılıyordu. Geronimo’yu teşhis eden cinayet tanığı kocanın ilk ağızda başkasını suçladığı ve bu suçlamanın tutanaklarının yok edildiği öğrenildi. 1997 yılı Haziran ayında, Geronimo’nun yedinci yeniden yargılanma dilekçesi kabul oldu.

Dava Amerika’nın en tutucu ancak en dürüst yargıçlarından Dickey’in başkanlığında başladı.

1960’lardan Bugüne…

Bu gün Geronimo altmışlarında ve özgür. İşlemediği bir suç için, Amerikan adaleti tam 27 yılını çaldı ömrünün. Masanın üstü, Hollywood’dan gelen ve yaşamını film yapmak isteyen önerilerle dolu. Geronimo’nun 27 yıllık haksız mahkumiyeti suçlusu kim? Geronimo artık özgür, ancak hala siyah panter.

1960’lardan 2012′lere… Ve dahası 2022’lere

27 Haziran 2022’de  Jayland Walker, polis tarafından trafik ihlali nedeniyle durdurulmuş, kovalamaca esnasında polislerin silahından çıkan 90’dan fazla kurşundan en az altmışının siyahi gence isabet ederek ölümüne sebep olmuştu.

Ailenin avukatı Bobby DiCello, Walker’ın vücuduna, yüzü dahil altmış kurşunun isabet ettiğini, buna rağmen hastaneye kaldırıldığında ellerinin arkadan kelepçelenmiş olduğunu kaydetmişti.

Bu Kez Akademi Ödülleri…

Yine aynı tarihlerdeki 88’inci Akademi Ödülleri, ırkçılık göndermeleri damga vurmuştu. Dolby Tiyatrosu’nda gerçekleşen gecenin sunuculuğunu üstlenen Chris Rock, konuşmasında “Beyaz insanların ödül töreni olarak da bildiğiniz tören başladı” göndermesi yaptı. “Bu 88’inci Oscar Töreni. Neden şimdi protesto ediyoruz?” diye soran Rock, “Siyah adayın olmadığı en az 82 tören vardı” eleştirisi yöneltti.

Bugün belki hala bu ayıplar örtülmeye çalışılıyor. Özellikle de tüm kesimlerdeki ayırımcılığın önüne geçmeye çalışılıyor.

Amerika’da hemen hemen bütün mağazalarda çalışan  bir engelliye rastlamak mümkün. Çok uluslu şirketlerdeki gizli politika da yine ayrımcılığı engelleme amaçlı. Kadın, eşcinsel, siyahi ve engelli sayısı dengelenmeye çalışılıyor. Amerika’nın tanıtımı ile ilgili videolarda etnik portrelerde Müslüman baş örtülü kadınlar boy gösteriyor.

stop racism

Ama ne olursa, ne yapılırsa yapılsın 1930’larda oturduğu otobüs koltuğundan kalkıp beyaza yer vermediği için dövülmen zenci kadının yaraları hala taze.

Kendi tanıdığım çevrelerde dahi, konuştuğum, tanıştığım farklı yaşlardaki insanlar oturmak için siyahilerin yaşamadığı semtleri tercih ettiklerini, çocuklarının onlarla aynı okula gitmesini  istemediklerini; ona göre okullar seçtiklerini söylüyorlar. Ötekileştirme sebepleri ise, aşırı tavırları, kötü alışkanlıkları, sosyo-ekonomik durumları, hırçınlıkları, kabalıkları…

Görünüşte her şey yolunda gibi görünse de, sessiz bir ırkçılık hala kol geziyor. Ayıplar nasıl örtülmeye çalışılırsa çalışılsın siyahiler derilerinin renginin getirdiği doğuştan travmaya yaşıyorlar.

Yüksek eğitimlileri, ayrıcalıklı sesleri, spordaki yetenekleri, danstaki olağanüstü başarıları bile ırklarının bırakın itibar görmesini; kabul görmesini bile sağlayamıyor.

Zenci popülasyonun renklerinden ötürü ezik yaşamalarını engelleyemiyor.

Irkçılık polemikleri, bitmeyen bir senfoni olarak çalmaya devam ediyor.

Ve yıl 2023! Oscar Ödülleri’nde adil olmaya çalışıp Everything All At Once filmindeki rolüyle ‘En iyi Kadın Oyuncu’ ödülüyle bunca yıl sonra ilk Asyalı kadın olması, en iyi yardımcı erkek ödülü alan Ke Huy Quan’ın da ilk Vietnamlı erkek olması tesadüf olmasa gerek.

Yani zorlama eşitlikçilik notlarıyla yazılan bu senfoni bitmez, bitmeyecek…

Metrodaki azınlığın hissetiğini planette yaşayan herkes hissetmeli; payına düşeni yapmalı, kitapları renklerine göre ayırmamalı!

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top